Öncelikle merhabalar. 1980 doğumluyum, kayıtlardaysa 1983. Doğumumda hukuksuzluk başlıyor. Bir iç anadolu şehrinde küçük bir kasabada doğdum ve çocukluğumu orada geçirdim. Babam Almanya işçisi iken köye dönerek çiftçiliğe başlamıştı, annem ise ev kadınıydı. 5 erkek kardeşin en küçüğüyüm. Büyükler çok küçük yaşlarda büyük şehirlere ve dünyanın farklı yerlerine gittiği için kasabada stabil ve tek çocuk olarak büyüdüm diyebilirim. Mutlu, güzel bir çocukluğum oldu. Ancak eğitimli insan sayısının oldukça düşük olduğu bir lokasyondaydım. Yine de hayallerim hep büyüktü. Sürekli gökyüzünü izler kendimden büyük hayaller kurardım. Hayallerimi gerçekleştirdim mi derseniz kısmen gerçekleştirdim.
Çocukluktan
itibaren bulduğum her kağıt parçasını okuyan bir yapım vardı. Ansiklopedileri
normal kitap gibi açar okurdum günlerce. Lise eğitimim için İstanbul’a geldim.
Sonrasında da hukuk fakültesi için Erzincan’a gittim. Sınavda çok iyi netler
yakalamama rağmen sınav sistemi nedeniyle mağdur olmuştum. İlk birkaç yıl benim
için zordu. Çok başarılı fakülte hayatım olmadı işin doğrusu ancak çok
eğlendim, iyi dostluklar kurdum. Staj için İstanbul’a döndüm ve çok sert,
çok acımasız bir avukatın yanında staja başladım. İki yıl kadar bu büroda staj
yaptım. Sonrasında piyade yedek subay olarak askerlik yaptım ve döndüğümde
büromu açtım. Biraderlerim otomobil işi yaptığı için ister istemez sigorta ve
tazminat hukuku alanında çalışmaya başladım. Zor bir alan olmasına rağmen çok
sevdim. İşlerim bir süre sonra kendiliğinden büyümeye başladı. Eşimle tanıştım,
o da büyük bir büroda ceza hukuku yapıyordu. Yüksek lisans ve doktorası bu
alandaydı. Derken iş hayatında bugünlere geldik.
AVUKATLIĞA
FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI
Avukatlık
mesleğini neden tercih ettim derseniz, avukatlık mesleğinin diğer hukuk
mesleklerine nazaran sunduğu özgürlük alanı beni cezbetti diyebilirim. Ne
fakülteye girerken ne de sonraki yıllarda başka bir meslek düşündüm. Hep şunu
söylerim avukatlığa başladığım dönem bir avukatlık sınavı olsaydı ve bu sınav
diğer meslek kollarından daha zor olsaydı yine de o sınavı geçip avukat olmak
isterdim. Bu özgürlük sınırsız olmasa da ekseriyet kuralları
kendinizin belirlediği bir oyun alanı gibi düşünebilirsiniz. Başarı
yakalandığında da ekonomik kazancı daha yüksek bir alan diyebilirim.
Dezavantajı
ise yüklediği ağır sorumluluklar. İnsanların size emanet ettiği canları,
malları, duyguları üzerinizde taşıyor olmanız. Bu durum çoğu zaman ağır bir
yüke dönüşmektedir.
MESLEĞİN
GELECEĞİ
Avukatlık
mesleğinin geleceği noktasında düşüncelerim ise mesleğe olan ihtiyacın
azalmayacağı ve giderek artacağı yönünde. Ancak talep durumunu belirleyip arz
ve istihdam planlaması yapmak zaruri.
Meslek
itibarı için rekabetçi bir ortamın eşit şartlarda herkese sağlanması,
reklam yasağının kaldırılması, avukatlık kanununun batı emsallerine göre
yeniden düzenlenmesi, genç avukatlara ve stajyerlere finansal destekler,
uzmanlaşma ve ihtisaslaşmanın artırılması, tapu vekilliği ve aile avukatlığı
kurumlarının getirilmesi, hukuk sigortasının yaygınlaştırılması gibi birçok
adım atılmalı.
YENİ
GELİŞMELER IŞIĞINDA AVUKATLIK VE TAVSİYELER
Teknolojinin
ilerlemesi dünya için hem iyi hem kötü oluyor sanki. Hukuk için ise kesinlikle
iyi. Yeni hukuki uyuşmazlıklar doğuyor, hukukçular için yeni alanlar açılıyor. 10
sene önce konuşmadığımız teknolojik davaları bugün konuşur hale geliyoruz. Bir
hukukçu teknoloji diline de hakimse dünyanın her yerinde iş yapabilir.
GENÇ
AVUKAT ADAYLARINA
Avukatlık
sosyal bir meslek. Teori öğrendikleri kadar pratiği öğrenmelerini, bolca kitap
okumalarını, insanı ve dünyayı okumalarını, olaylara dışarıdan bakmayı
öğrenmelerini, teknoloji diline hakim olmalarını ve insanlara yatırım
yapmalarını tavsiye ederim.
Yenilikçi Hukukçular Platformuna ve tüm meslektaş adaylarıma teşekkür ederim…
Av.
Necip ŞENEL
0 Yorumlar